8 Haz 2010

İçimdeki Kaşıntı - Örümcekli Son

Biraz önce mouse tutan sağ elimin üzerinde gıdıklanma benzeri bir hissin, bakışlarımı o yöne doğrultma refleximi tetiklemesiyle, elimi aniden çekip, havada delice sallamamın üzerinden henüz birkaç dakika geçti. Her türlü eklem bacaklının bedenimde dolaşması düşüncesi bende kaşınma tepkisi yaratıyor. Son beş dakikadır orama-burama bakıp kaşınıyorum. Neyse ki bu bir “harici kaşınma” durumu. Yarattığı en kalıcı hasar birkaç tırnak izi. Bir de bunun dahili olanı var ki, o çok beter. Ona çare yok…

Tanım ve Belirtiler:
İçeriden gelen o kaşıntı çok sinsidir. Yürümeye parmak uçlarından başlar içerideki örümcek. Başlangıçta küçüktür. Büyümek için sizin, kendisini yaratan durum/kişi/olayla ilgili düşüncelerinizle beslenmesi gerekir. Zamanla büyür, büyüdükçe ilerler içinizde. Nöbetlerin sıklığı ve şiddeti artar.
Tam “kurtuldum artık” derken aniden varlığını hissettirir, kıvrandırır. Doya doya, hırpalaya hırpalaya kaşıyamazsınız. Bulduğunuz çözümleri uygulamaya çalışmak bedensel olarak, bunların herhangi bir olumlu sonuca ulaşamaması ise ruhsal olarak yorar, yıpratır, çöküntü yaratması, hem bedeninizde hem de ruhunuzda kalıcı hasarlar bırakması kaçınılmazdır.
İçinize giren o örümceği çıkarıp atamazsınız, içinizi bırakıp kaçamazsınız.

1. Aşama: Rasyonel Yaklaşım; Sosyalleşme
İlk olarak bir objesiz yanlış idrak yaşadığını düşünürsünüz. Aklınız sizinle oyun oynuyor zannedersiniz. “Bu saçmalığı düşünmemek için yalnız kalmamalıyım” diye bir karar alır, yanınızda sürekli birilerinin olmasını sağlarsınız. Bu tedavi önce işe yaramış gibi görünür. Bunun sadece bir hayal ürünü olduğuna inanırsınız. Fakat bu arada örümcek; belki bir ismin düşündürdükleriyle, belki bir şarkının anımsattıklarıyla, belki de rüzgarın getirdiği bir kokunun tanımlanabilmesiyle beslenmiş, büyümüştür siz farkında olmadan. Ve kaşıntı hissiniz sizi başkalarının yanında ilk defa, tekrar yakaladığında, hem bunu yaşayıp hem de saklamaya çalışmanın ne kadar zor olduğunu farkeder, bundan böyle kendinizle kalmaya karar verirsiniz.

2. Aşama: Reddetme; Dışarıya Yönelme
Yeni çözüm yolları bulmalısınızdır. Bu bir yanılsamadır! Yanılsamadır! Yanılsamadır! Yaşadığınız yerden kaynaklanması ihtimali gelir aklınıza. Orada bir sürü anınız vardır, kafanızı karıştırıyorlardır belki. Üzerinizdeki baskı da hayal gücünüzü kötü yönde tetikliyordur, kimbilir… Siz akıllı bir insansınızdır. Siz mantıklı bir insansınızdır.
Bulduğunuz bu yeni çözümü uygulamaya koyarsınız; kendinizi sürekli dışarı atarsınız. Dışarısı size iyi gelmiştir. Kurtulduğunuzu düşünürsünüz yine, sevinirsiniz. Bu arada örümcek belki bir mekanda karşılaşılan eski dostun sorusunu yanıtlarken hissedilenle, belki başlangıçta keyifle içilen bir kadeh şarabın anımsattıklarıyla, belki de burnunuza düşen ilk yağmur damlasının sizi götürdüğü yerde bulduklarınızla beslenmiş, daha da büyümüştür siz farkında olmadan. Sonra bir gün; hem de en ummadğınız anda, en ilgisiz yerde kaşınmaya başlarsınız. Daha geniş bir alana yayılan kaşıntı hissi, bu defa daha da şiddetli bir biçimdedir. Ne yapacağınızı bilemezsiniz. Artık dışarısının da sizin için güvenli olmadığını farketmenin yaşattığı o büyük hayal kırıklığıyla içe kapanır, içeriye kapanırsınız yine.

3.Aşama: Bilinçlenme; Profesyonel Tedaviye Başvurma, Yeni Uğraşlar Edinme
Hala geç değildir. Belki de profesyonel yardım almalısınızdır. Bulursunuz, gidersiniz, konuşursunuz, anlatırsınız. Daha iyi hissediyorsunuzdur. Terapiye devam etmelisinizdir. Birkaç seans sonunda kalmamıştır kaşıntı hissi. Her işin bir uzmanı vardır ne de olsa.
Başarının verdiği heyecanla dikkatinizi başka şeylere yöneltmeye başlarsınız. Yeni uğraşlar edinip, onlarla meşgul olursunuz. Bu arada örümcek, belki dahil olduğunuz şeyleri anlatmak heyecanının sizi götürdüğü adresten eliniz boş dönmenin hayal kırıklığıyla, belki bu uğraşları paylaşma fikriyle aklınıza gelen ilk kişinin artık asla orada olmayacağını farketmenin yarattığı boşlukla, belki de tanıştığınız birinin gülüşünü hala ona benzetebiliyor olduğunuzu kabullenmenin yarattığı sarsıntıyla beslenmiş, kocaman olmuştur siz farkında olmadan. Önceleri iyi gelen bütün bu yoğunluk, bir gün eski dostunuz örümceğin sanki hiç gitmemiş gibi, daha bir içinize işleyerek çıkagelmesiyle sonuçlanır. Önünüzde duran tuvale, henüz tamamlanmamış seramik vazoya ya da tango hocanızın omzuna ağlarsınız çaresizlikten, korkudan.

4.Aşama: Kabullenme; Ele Geçirilme
Ne yaparsanız yapın işe yaramıyordur. İçiniz, size duvarları tırmalatacak kadar şiddetli ve tutarlı nöbetlerle kaşınmaktadır. Hatta zaman geçtikçe bu nöbetlerin şiddeti ve sıklığı artmaktadır. Kabullenirsiniz. Onunla yaşamaya karar verirsiniz. İçinizde dolaşan o örümceğin ayak seslerini işitmeye başladığınızdaysa iş işten çoktan geçmiştir: artık beyninizi de ele geçirmiş, orada yürümektedir. Onu tanımaya, tanıdıkça neyle beslendiğini anlamaya başlarsınız. Ona istediği herşeyi vermeye çabalarsınız O sizin bir parçanız olmuştur artık. En yakınınızda, içinizdedir. Hatta birgün sizi terkederse, buna üzüleceğinizi, içinizde kocaman bir boşlukla yapayalnız kalacağınızı düşünürsünüz. Kontrol ondadır.

Sonuç:
İyice kendinize kapanırsınız. Bu arada sigarayı arttırırsınız. Eskiden haftada bir iki defa içerken artık günde en az birkaç kadeh içtiğinizi farketmezsiniz bile. Bazen bileğinizdeki damarları incelerken, bazen dairenizin ne kadar yüksekte olduğunu hesaplarken bulursunuz kendinizi. Yemek, içmek, yıkanmak sadece çok mecbur olduğunuzda yaptığınız birer işkenceye dönüşür. Gözleriniz daha az görmeye başlar, koku alamazsınız, duyduğunuz hiçbirşeyi anlamazsınız. Onu yaratan kişi/durumu anlayıp/olayı çözmek için geçmişte bir sabah perdeleri aralayarak, içeriye sızan ışıkla sizi uyandırmadığı sürece sadece içinizde dolaşan bir örümcek, örümceğin ayak sesleri ve karanlık bir gelecek vardır sizin için…



Not: Örümceğe dokunmadım. Özgür bıraktım onu. Evde dolaşıyor kendi kendine. Gördüğümde tekrar kaşınmaya başlayacağımı biliyorum.
İçimdeki örümcekse hala orada. Onu da özgür bıraktım. O da dolaşıyor kendi kendine; içimde. Onu görmesem de kaşınıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder