9 May 2010

Anneee...

Anneee, ben bugün sesini duyduğumda seni ne kadar çok özlediğimi farkettim uzun zaman sonra. Neler oluyor bana anne? Tüm karşı koyuşlarıma rağmen beynime kodlanmış, sistemleşmiş, kapitalleşmiş bir dayatmadan mütevellit bir acı mıydı bu sabah hissettiğim? Anneee, hergün en az bir defa telefonda konuşmamıza rağmen neden ben bu sabah seni özledim?

Daha mı meyillendi aklımın götürgeçleri yalnızlık hissinden ifrit olmaya? Bütün gece ayaktaydım, sabah uyudum anne. Sonra akşam oldu, uyandım ama istemedim yataktan çıkmayı. Sanki uyansam, biraz daha yaşanmışlığım olsa sanki; beynim patlayacaktı...

Bugün yanlarında olmadığım dostları düşündüm. Terkettiğim adamları sonra. Bugün zaman sanki rakısız lakin bol mezeli bir sofra. Yataktayım, oturmadım o sofraya anne. Benim biraz daha durmaya, dinlenmeye mi ihityacım var hala yoksa?

Biraz yorganıma sarıldım anlamsız bulurken varlığımı. Yataktan çıktığımda ne yiyeceğimi düşündüm, kaç tane sigaram kaldığını... Yağmur yağdı ya bir ara, pencereyi kapattım mıydı, kapatmadım mı? Ne bir dost, ne de bir sevgili; kaygılar elimden tutup yataktan çıkardı beni bugün anne...

Anneee, bak büyüdüm sanırım ben; önümden koskocaman bir hayat geçip giderken, sadece olduğum yerde durup izlemek de yetiyor artık bazen. Ve bütün bunlar olurken, senden izin almıyorum.


09.05.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder